Yeşil Satın Alma, Tarife Baskısına Karşı En Etkili Direnç Stratejisi
Haber Tarihi :
Yazar :
10.10.25
Sedat Onat
Yeşil Satın Alma, Tarife Baskısına Karşı En Etkili Direnç Stratejisi

2025 ABD–Kanada otomotiv ticaret anlaşmazlığı, son yılların en ciddi tedarik zinciri kesintilerinden biri olarak değerlendiriliyor.
Nisan 2025’te yürürlüğe giren %25 gümrük tarifeleri, özellikle küçük ölçekli Kanada otomotiv parça üreticilerini (SSAP) derinden etkiledi.
Ancak Corrine Chen tarafından yapılan araştırma, bu üreticilerin yeşil satın alma (green procurement) uygulamaları sayesinde tarifelere karşı beklenenden çok daha dirençli olduğunu ortaya koymakta.
Yeşil satın alma, yalnızca çevresel sürdürülebilirliği değil, aynı zamanda organizasyonel çevikliği, risk yönetimini ve stratejik dayanıklılığı da güçlendiren bir yapı olarak öne çıkmakta.
Kanadalı tedarikçiler, çevresel kriterleri tedarik kararlarına entegre ederek hem karbon ayak izini azaltmayı hem de tarifelerle gelen maliyet baskılarına karşı esneklik kazanmayı başardı.
Yeşil Satın Alma: Direnç Kazandıran Bir Uygulama
Yeşil satın alma (green procurement), satın alma süreçlerinde enerji kullanımı, emisyonlar, malzeme kaynağı ve atık yönetimi gibi çevresel kriterlerin dikkate alınması anlamına gelmekte.
Kanadalı otomotiv tedarikçileri, bu uygulamaları Kotter’in (1996) Sekiz Adımlı Değişim Modeli temelinde hayata geçirerek, hem sürdürülebilirlik hem de direnç kazandıran kurum kültürleri oluşturdu.
Bu çalışma, Kanada otomotiv parça sektörünün %70’ini oluşturan küçük ölçekli üreticiler (SSAP) arasında yapılan saha araştırmalarına dayanmakta.
Sonuçlar, çevresel kriterleri benimseyen firmaların tarifeler, tedarik aksaklıkları ve maliyet artışları karşısında çok daha hızlı adapte olabildiğini göstermekte.
1. Sürekli Aciliyet Kültürü: Değişime Kalıcı Motivasyon
Geleneksel modeller, “aciliyet” duygusunu değişim sürecinin başlangıcında bir itici güç olarak görür.
Ancak Chen’in bulgularına göre, sürekli aciliyet (sustained urgency), uzun süreli belirsizlik ortamında rekabet avantajına dönüşmekte.
Bir tedarik zinciri liderinin ifadesiyle:
“2035 emisyon hedefi yaklaşıyor; artık hızlı hareket etmekten başka seçeneğimiz yok.”
Liderler, uyum (compliance) ve rekabet avantajını birlikte konumlandırarak iki yönlü bir baskı modeli oluşturdu.
Bu sayede şirketler, kısa vadeli kriz algısından çıkıp, sürekli dönüşüm gerektiren bir ticaret düzenine uyum sağladı.
Uygulama Önerisi:
Çevresel hedefleri, performans panoları (dashboards) ve müşteri beklentileriyle ilişkilendirerek görünür kılın.
Uyum takvimleri ve maliyet projeksiyonlarını sürekli hatırlatıcı olarak kullanın.
2. Evrilen Koalisyonlar: Esnek Karar Ağları Kurmak
Etkili koalisyonlar (evolving coalitions), sabit komitelerden ziyade dinamik ve disiplinler arası ağlardan oluşmalı.
Kanadalı tedarikçiler, önce çapraz fonksiyonel ekipler (cross-functional teams) kurdu, ardından bu yapıya hukuk, lojistik ve uyum danışmanlarını entegre etti.
Bu yaklaşım, tarifelerin tedarik zincirlerini aniden değiştirdiği dönemlerde kritik bir avantaj sağladı.
Firmalar, farklı uzmanlıkları hızla karar süreçlerine dahil ederek hızlı tepki verme kapasitesini artırdı.
Uygulama Önerisi:
Yönetim yapısını esnek ağlar (adaptive governance) biçiminde tasarlayın.
Gerektiğinde dış paydaşları (gümrük, hukuk, finans uzmanları) sürece dahil edin.
Katılımcıları belirli periyotlarda değiştirerek farklı bakış açılarını sisteme dahil edin.
3. Şeffaf İletişim: Görselleştirme ve Geri Bildirim Döngüleri
Kanadalı üreticiler, yeşil satın alma süreçlerinde şeffaf iletişim (transparent communication) stratejilerini etkin biçimde kullanmakta.
Liderler, hem iç paydaşlarla hem de tedarikçilerle veri görselleştirmeye dayalı panolar, bültenler ve kısa video mesajları üzerinden ilerlemeleri paylaştı.
Bir katılımcı şunları belirtti:
“Dahili panolar, herkesin katkısını görmesini sağladı. Tarife değişiklikleri olduğunda hızlı karar alabiliyorduk.”
Bu yöntem, hem çalışan bağlılığını artırdı hem de maliyet etkilerinin ve alternatif tedarik senaryolarının hızlı iletilmesini sağladı.
Uygulama Önerisi:
Gerçek zamanlı veri paylaşımı için dijital iletişim panoları oluşturun.
Teknik bilgiyi yalnızca uzmanlar arasında değil, tüm organizasyonda iş sonuçlarına dönük sade bir dille anlatın.
Geri bildirim döngülerini güçlendirerek saha gözlemlerini üst yönetime hızla taşıyın.
4. Yapısal Güçlendirme: Yetkiyi Süreçle Bütünleştirmek
Araştırma, bireysel yetkilendirme (empowerment) yaklaşımının tek başına yeterli olmadığını, bunun prosedürlerle ve şablonlarla entegre edilmesi gerektiğini ortaya koydu.
Firmalar, karar matrisleri ve sürdürülebilirlik kriterlerini satın alma şablonlarına dahil ederek süreçleri yeniden yapılandırdı.
Bir yönetici bu yöntemi şöyle açıklamakta:
“Görevleri fazlara böldük. Yetkilendirme vardı ama her adım net tanımlıydı. Bu da koordinasyonu sağladı.”
Uygulama Önerisi:
Karar matrisleri kullanarak tedarikçi değerlendirmelerinde çevresel riskleri dahil edin.
Prosedürel güçlendirme (structured empowerment) ile departmanların hızlı ama uyumlu hareket etmesini sağlayın.
Yeşil hedeflere ulaşan birimleri görünür biçimde ödüllendirin.
Dayanıklılık Getirisi (Resilience Dividend)
Yeşil satın alma uygulamaları, yalnızca çevresel fayda sağlamakla kalmadı, aynı zamanda kurumsal dayanıklılığı artıran bir yatırım getirisi (resilience dividend) oluşturdu.
Araştırmaya göre, çevresel hedefler için geliştirilmiş bu dört kapasite — sürekli aciliyet, evrilen koalisyonlar, şeffaf iletişim ve yapısal güçlendirme — tarifeler, maliyet baskıları ve regülasyon değişiklikleri altında firmaların daha çevik ve dirençli olmasını sağladı.
Kuzey Amerika Otomotiv Sektörü İçin Dersler
ABD otomotiv üreticileri, Kanada’daki tedarikçilerden sürdürülebilirliği bir rekabet gücü unsuru olarak görmeyi öğrenebilir.
Yeşil satın alma uygulamalarını tedarikçi değerlendirme kriterlerine eklemek, yalnızca çevresel uyum değil, ticaret dalgalanmalarına karşı operasyonel dayanıklılık da sağlar.
Kotter’in değişim modeli, doğrusal değil esnek bir rehber olarak kullanılmalı; aciliyet ve iletişim, süreç boyunca sürekli olarak korunmalı.
Sonuç: Sürdürülebilirlik = Direnç
Araştırmanın ana mesajı net:
Sürdürülebilirlik ve operasyonel mükemmeliyet artık ayrı kavramlar değil.
Yeşil satın alma, sadece çevre dostu bir yaklaşım değil; aynı zamanda tarifeler, tedarik zinciri kırılmaları ve regülasyon değişiklikleri karşısında kurumlara direnç kazandıran stratejik bir araç.
Kanadalı tedarikçilerin deneyimi, ABD otomotiv üreticileri için bir yol haritası sunmakta:
Yeşil satın alma ile başla, çevikliği geliştir ve bu yetkinlikleri kurumsal direnç kapasitesine dönüştür.
Önemli Notlar:
Kanadalı küçük ölçekli otomotiv parça üreticileri (SSAP), yeşil satın alma uygulamaları sayesinde %25 ABD tarifelerine karşı daha dayanıklı hale geldi.
Araştırmada Kotter’in değişim modeli dört stratejik kapasiteyle yeniden yorumlandı:
Sürekli aciliyet,
Evrilen koalisyonlar,
Şeffaf iletişim,
Yapısal güçlendirme.Bu uygulamalar, çevresel hedeflerin yanı sıra ticaret istikrarını da güçlendirdi.
ABD üreticileri, tedarikçilerle sürdürülebilirlik odaklı iş birliği yaparak tarife dayanıklılığını ve rekabet gücünü artırabilir.
Sonuç: Yeşil satın alma, artık sadece çevre stratejisi değil, ticari bir hayatta kalma aracı.
----------
Haber Linki: https://www.scmr.com/article/green-procurement-and-tariff-resilience-strategies
--------------------
!!! DUYURU !!!
ERP Nasıl Alınır? Kitabımız Google Play Book'da yayınlanmıştır.
#ERP Nedir?
https://www.sedatonat.com/erpnasilalinir Linki üzerinden ücretsiz olarak indirip okuyabilirsiniz.
Geri bildirimleriniz olursa bizleri mutlu edersiniz.
Şimdiden iyi okumalar dileriz.
Güncel Haberler




