top of page

Trump Dönemindeki “Tariff” Uygulamalarının Ekonomi ve Tedarik Zincirine Etkisi

11.12.24

By:

Sedat Onat

Trump Dönemindeki “Tariff” Uygulamalarının Ekonomi ve Tedarik Zincirine Etkisi

Trump Dönemindeki “Tariff” Uygulamalarının Ekonomi ve Tedarik Zincirine Etkisi

Donald Trump’ın başkanlığı döneminde uygulanan “tariff” politikalarının, ABD ekonomisi ve küresel “supply chain” dinamikleri üzerindeki etkisi büyük bir tartışma konusu haline geldi. Ticari dengeyi düzeltme ve “manufacturing” faaliyetlerini ülkeye geri çekme hedefiyle yürürlüğe giren bu ek vergiler, özellikle “China” menşeli ürünlerden başlayarak geniş bir ürün yelpazesine yayıldı. Kısa vadede korumacı bir yaklaşım olarak öne çıkan bu hamlelerin, üreticiler ve tüketiciler için beklenenin ötesinde bir maliyet artışı yarattığı ileri sürülüyor. Ayrıca, “U.S.” iç piyasasında fiyatların yükselmesi, bazı ithalatçıları alternatif kaynaklara yönlendirerek “Vietnam” ve “Mexico” gibi ülkelere kayma eğilimini hızlandırdı.


Belirli sektörlerde “tariff” uygulamaları, ABD’nin “trade deficit” rakamlarında kayda değer bir düşüş sağlamadı. Bazı ekonomistler, “China” dışındaki tedarikçi ülkelerin payının arttığına dikkat çekerek, “tariff” yükünün doğrudan ithalatçı firmalara ve dolayısıyla son tüketicilere yansıdığını ifade ediyor. Böylece, ek vergilerin, yerli üreticilerin uluslararası rekabet gücünü artırmaktan ziyade küresel tedarik zincirinde yeni maliyet unsurları yarattığına dair görüşler güç kazanıyor. Bu süreçte, pek çok şirketin “supply chain diversification” stratejisi benimseyerek risk dağıtımına gittiği belirtiliyor. “China” kaynaklı üretimi tamamen sonlandırmak yerine, iş gücü maliyetinin daha düşük olduğu farklı coğrafyalara kaydırma adımları öne çıkıyor.


Kısa vadede ek vergilerin “U.S.” üreticilerine sağladığı koruma, uzun vadede verimlilik ve inovasyon yatırımlarından ziyade geleneksel üretim yöntemlerine bağlı kalma riskini artırdı. Politik belirsizlik ve hızlı değişen küresel konjonktür, şirketlerin karar verme süreçlerini zorlaştırdı. Özellikle “technology” tabanlı ürünler ve yüksek katma değerli sektörlerde, “tariff” politikalarının beklenen “reshoring” etkisinin sınırlı kaldığı görülüyor. Bunun nedeni, karmaşık “supply chain” ağlarının kolayca yeniden yapılandırılamaması ve üretim maliyetlerinin “U.S.” içinde rekabetçi düzeye gelmesindeki güçlükler olarak öne çıkıyor.


Tüketici tarafında, artan maliyetler fiyat etiketlerine yansıdığı için enflasyonist baskı yükseldi. Özellikle günlük tüketim mallarında ve elektronik ürünlerde “tariff” kaynaklı fiyat artışları yaşandığı, bu durumun hane halkı harcamalarını olumsuz etkilediği iddia ediliyor. Ayrıca, “business” çevrelerinde belirsizliğin artması, yatırım kararlarının ertelenmesine veya daha temkinli planlara dönüşmesine yol açtı. Bu gelişmeler, esas amacı “jobs” yaratmak ve yerli sanayiyi güçlendirmek olan ek vergilerin ekonomik büyümeye beklenenden az katkı sunduğu eleştirilerini gündeme taşıdı.


Genel tabloda, ek vergilerin “U.S.” imalatını tamamen canlandırma konusunda sınırlı başarı sağladığı, buna karşın küresel tedarik zincirinde ek karmaşıklık ve maliyet artışı yarattığı vurgulanıyor. Bazı uzmanlar, vergi politikasının kapsamlı bir sanayi stratejisiyle desteklenmediği sürece, uzun vadede kalıcı üretim dönüşümlerinin gerçekleşmesinin zor olduğuna işaret ediyor. Burada asıl tartışma, “tariff” politikalarının rekabetçi bir ekonomik model yaratmak yerine küresel ticaretin yeni risk unsurlarını besleyip beslemediği üzerine yoğunlaşıyor.


Ek vergiler, özellikle “China” ile yaşanan ticari gerilimi yatıştırmaktan ziyade siyasi bir koz haline geldi. Bazı analistler, “tariff” uygulamalarının ABD ve “China” arasındaki diplomaside yoğun pazarlık unsuru olarak kullanıldığını, ancak beklenen diplomatik çözümlerin henüz hayata geçirilemediğini dile getiriyor. Ayrıca, ABD piyasasında üretim yapmak isteyen şirketlerin karşılaştığı belirsiz düzenlemeler, uzun vadeli yatırım projelerini sekteye uğratıyor. “Trade war” şeklinde anılan bu süreç, küresel ticaretin çok taraflı yapısını zayıflatmış durumda. Öte yandan, siyasi arenada “tariff” savunucuları, ithalat kısıtlamalarının yerli istihdamı koruduğunu ve ülkedeki “manufacturing” tabanını güçlendirdiğini öne sürüyor. Buna karşı çıkan görüşler ise iç pazarın gelişmesine hizmet etmek için daha kapsamlı teşvik mekanizmalarına, teknoloji yatırımlarına ve beşeri sermayeyi geliştirecek reformlara ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Sonuç olarak, ek vergilerin yarattığı belirsizlik hala gündemde bulunuyor.


Önemli Notlar
  • Ek vergiler, ABD ekonomisinde beklenen düzeyde “trade deficit” iyileşmesi yaratmadı.

  • “Tariff” yükü, doğrudan ithalatçı firmalar ve tüketiciler üzerinde hissediliyor.

  • Şirketler, “supply chain diversification” ile “China” yerine “Vietnam” ve “Mexico” gibi alternatif ülkelere yöneliyor.

  • Uzun vadede kalıcı “manufacturing” dönüşümü için kapsamlı stratejilere ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor.

  • “Tariff” politikaları, küresel ticarette belirsizlik ve maliyet artışına neden oluyor.


---

Haber Linki: https://www.supplychainbrain.com/articles/40811-the-trouble-with-trumps-tariffs

-------------------

!!! DUYURU !!!

ERP Nasıl Alınır? Kitabımız Google Play Book'da yayınlanmıştır.

#ERP Nedir?

https://www.sedatonat.com/erpnasilalinir Linki üzerinden ücretsiz olarak indirip okuyabilirsiniz.

Geri bildirimleriniz olursa bizleri mutlu edersiniz.

Şimdiden iyi okumalar dileriz.

Güncel Haberler

17.01.25

Denizcilik Sektörü, Gemilerdeki Kömür Yangınlarını Önlemek İçin Daha Sıkı Güvenlik

17.01.25

ABD'nin Gemi İnşa Soruşturmasına Pekin'den Yanıt

17.01.25

McDonald's Tedarik Zincirinde Çeşitlilik Hedeflerini Sonlandırdı

bottom of page